Journal of Advancements in Education

ÖĞRENCİLERİN PANDEMİ SONRASI DÖNEMDE ÇEVRİMİÇİ ÖĞRENMEYE YÖNELİK MEMNUNİYETİ VE TERCİHLERİ

2024-03-25T06:59:20+00:00

Teknolojik gelişmelerin artmasıyla birlikte, çevrimiçi öğrenme yıllar içinde eğitimde dönüştürücü bir güç olarak ortaya çıkmış ve insanların bilgi ve beceri edinme biçiminde köklü değişikliklere sebep olmuştur. Çevrimiçi öğrenmenin küresel eğitim sisteminde tam olarak yerleşmesi KOVID-19 salgınına kadar gerçekleşmemiştir. Dünya iyileşirken, geleneksel yüz yüze eğitim ortamı restore edilmiştir. Ancak, çevrimiçi öğrenme tartışmalarını çevreleyen hava değişmiş gibi görünmektedir. Dünya artık çevrimiçi öğrenmeye ve onun yarattığı potansiyele yönelik daha da yüksek bir takdirle daha da aydınlanmaktadır. Kurumlar tarafından verilen dersler, değerlendirmeler ve seminerler yüz yüze eğitimin yanı sıra çevrimiçi olarak da yapılmaya devam etmektedir. Bu nedenle bu makale, yükseköğrenim öğrencileri arasında çevrimiçi öğrenmeye yönelik tercihleri ve memnuniyet düzeyini belirlemeye odaklanarak, pandemi sonrası çevrimiçi öğrenme dönemini incelemeyi amaçlamaktadır. Çalışma kapsamında, bir yükseköğretim kurumundan toplam 380 öğrenci rastgele olarak seçilmiş ve Google Formlar aracılığıyla yapılandırılmış bir anketi yanıtlamıştır. Bulgular, öğrencilerin çevrimiçi öğrenmenin uygulanmasına yönelik memnuniyet ve tercihlerinin yüksek olduğunu ortaya koymuştur. Öğrenciler, çevrimiçi öğrenmenin öğrenme süreçlerine yardımcı olduğunu algıladıklarını belirtmiştir. İncelenen üç boyuttan, öğretim görevlisi boyutunun öğrencilerin çevrimiçi öğrenmeden duyduğu memnuniyeti etkileyen ana faktör olduğu bulunmuştur. Öğrenen ve teknolojik boyutlar, öğrencilerin çevrimiçi öğrenmeye yönelik tercihleriyle güçlü bir şekilde ilişkili bulunmuştur. Çevrimiçi eğitimin zaman içinde nasıl değiştiğini göz önünde bulundurarak, bu çalışmanın bulgularının eğitim politikası yapıcılarının ve paydaşların mevcut pandemi sonrası dönemde kapsayıcı ve dayanıklı bir çevrimiçi eğitim oluşturmasına, daha iyi bir öğrenme ortamı oluşturmasına ve gelecekte herkes için eşit eğitim fırsatları sağlamasına yardımcı olacağı umulmaktadır.

SAFİZMLERLE BİR ÖĞRENME ORTAMI TASARLAMA: ÖĞRETMENLERİN ÖĞRENCİLERİN İLGİSİNİ ÇEKMESİ VE ONLARIN MATEMATİK DERSLERİNE KATILIMINI GELİŞTİRMESİ İÇİN ÖNERİLER

2024-01-16T20:43:03+00:00

Matematiğin keşfi genellikle olağanüstü zorluklarla, karmaşık bulmacalarla, karmaşık zihinsel oyunlarla, paradokslarla ve düşündürücü sofizmlerle karşılaşmayı içerir. Büyüleyici örneklere dalmak, öğrencileri meşgul etme, aydınlatma ve ilham verme potansiyeline sahiptir ve keşfetme isteğini teşvik eder. Bu araştırma makalesi, bazı ilgi çekici matematiksel sofizmleri ve bunların matematik eğitimi alanındaki etkilerini açıklamayı amaçlamaktadır. Birçok faktör, matematiği hümanistik bir bakış açısıyla öğretmek için gelişen bir eğitim ortamının kurulmasını etkiler. Bu makalede benimsenen metodoloji, bir çoklu durum çalışması ile belirli örnekleri göstermeyi, bu özellikleri vurgulamayı ve mantıksal tutarsızlıklara yol açabilecek varsayımlarına sıkı sıkıya bağlı kalmadan matematiksel kavramları uygulamayı içerir. Öğrenciler, bir sayıyı sıfıra bölme veya negatif olmayan bir karekökü dışarı çıkarma gibi konularda sıklıkla yardıma ihtiyaç duyarlar. Sofizmlere yol açan hatalı düşünme teknikleri ve aşamaları, karekökler, trigonometri, denklemler, türev alma, logaritmalar, geometri, binom açılımı ve integral gibi çeşitli matematiksel ilkelerle karmaşık bir şekilde bağlantılıdır. Çalışma sonucunda, neşeli hislerle sağlıklı bir öğrenme ortamı geliştirmenin gereklilikleri ifade edilmiştir. Sonuç olarak, bu duygular öğrencilerin düşüncelerini harekete geçirecek, bilişsel ilgi alanlarıyla bağlantı kuracak ve gelecekteki girişimlerinde onlara yardımcı olacaktır. Bu araştırma, bu matematiksel kavramların her biriyle ilişkili sofizmleri sunmaktadır. Matematiğe ilgi duyanların bu makalede sunulan kavramları gelecekteki matematiksel araştırmalar için bir katalizör olarak algılamaları umulmaktadır.

DEPREMİN MATEMATİK EĞİTİMİNE ETKİSİ ÜZERİNE BİR İNCELEME

2024-01-17T21:30:22+00:00

Bu çalışma, depremin matematik eğitimine olan etkilerinin değerlendirilmesi amaçlamaktadır. Depremler, doğal afetler arasında önemli bir yer tutmaktadır ve sıklıkla matematiksel konseptlerle ilişkilendirilebilir. Bu bağlamda, depremlerin matematik eğitimine etkilerini anlamak, eğitim politikalarını ve müfredatı daha etkili bir şekilde şekillendirebilme amacını taşımaktadır. Çalışma, depremlerin matematik öğrenme süreçlerini nasıl etkilediğini anlamak için kaynak tarama yoluyla son 10 yılda eğitimde deprem farkındalığı alanında yayınlanan kaynaklara yer verilerek veri toplamıştır. Elde edilen bulgular, depremlerin matematik eğitimi üzerinde önemli bir etkisinin olduğunu göstermektedir. Öğrencilerin depremi matematikle ilişkilendirmesi, gerçek dünya uygulamalarıyla matematik kavramlarını daha iyi anlamalarına katkı sağlamaktadır. Bununla birlikte, öğretmenlerin depremi ders planlarına entegre etmeleri ve bu konuda öğrencilere daha iyi rehberlik etmeleri için ek kaynaklara ihtiyaç duydukları ortaya çıkmıştır. Sonuç olarak, depremin matematik eğitimine etkisi, hem öğrencilerin motivasyonunu artırma hem de matematik konseptlerini gerçek dünya bağlamında öğrenmelerine olanak tanıma açısından önemli bir fırsat sunmaktadır. Bu bulgular, eğitim politikalarının ve müfredatın deprem ve benzeri olaylara duyarlı bir şekilde tasarlanması için rehberlik sağlamaktadır.

EĞİTİM BİLİMLERİ PERSPEKTİFİNDE SOSYAL MEDYANIN SOSYAL DEĞİŞİME KAZANDIRDIĞI BOYUT

2023-12-20T14:29:59+00:00

Sosyal medya, günümüzde bireylerin iletişim aracı olarak hayatlarını derinden etkileyen bir fenomen haline gelmiştir. Bu dijital platform, sadece iletişim aracı olmanın ötesinde, eğitim ve ilişkiler üzerinde de önemli bir etkiye sahiptir. Bu makale, sosyal medyanın eğitim bilimleri perspektifinden incelenerek, bu platformun eğitim ve ilişkilere olan etkilerini açıklığa kavuşturmayı amaçlamaktadır. Sosyal medya, bireylerin sürekli etkileşim içinde olmalarını sağlayarak dijital medya dünyasında kendilerine yer bulmalarını kolaylaştırmaktadır. Ancak, bu durum iletişim alışkanlıklarını dönüştürmekte ve bireylerin sosyal medyaya bağımlılıklarını artırmaktadır. Geniş kitlelere ulaşma gücü, farklı kültürleri etkisi altına almakta ve davranış değişikliklerine yol açmaktadır, bu da ilişkileri karmaşıklaştırmaktadır. Sosyal medya, sadece bireyler arasındaki etkileşimi değil, aynı zamanda sosyal, kültürel ve siyasal hareketleri etkileyerek küresel bir güç haline gelmiştir. Ancak, bu kontrol aynı zamanda manipülasyon amacıyla kullanılabilen bir araç olma potansiyelini beraberinde getirmiştir. Bu durum, bilgi akışını ve değerleri şekillendirme potansiyelini artırmakla birlikte, riskleri de beraberinde getirmektedir. Sosyal medyanın eğitimdeki rolü, bilgi paylaşımı, öğrenci etkileşimi ve global öğrenme fırsatları gibi avantajlar sunmaktadır. Ancak, bu avantajlarla birlikte öğrencilerin dikkat dağınıklığı, bilgi güvenilirliği ve sanal zorbalık gibi sorunlara karşı da duyarlılık gerekmektedir. Bu çalışma, sosyal medyanın eğitim bilimleri perspektifinden incelenerek, iletişim aracı olarak sosyal medyanın eğitim ve ilişkilere olan etkilerini anlamaya yönelik bir çaba içermektedir. Sosyal medyanın eğitimdeki avantajları ve dezavantajları göz önüne alındığında, bilinçli bir şekilde kullanılması ve bu platformun sağladığı fırsatların en iyi şekilde değerlendirilmesi için toplumsal farkındalığın artırılması gerekmektedir. Bu bilinç, sosyal medyanın eğitimde olumlu etkilerini güçlendirirken, olası riskleri minimize etmeye katkı sağlayabilir.

GEOMETRİK ANLAYIŞI GELİŞTİRME: OKUL MÜFREDATINDAKİ UZAKLIK KAVRAMLARINA GALİLEO GEOMETRİSİ YAKLAŞIMI

2024-04-02T13:11:01+00:00

Bu makale, Galileo geometrisi bağlamında mesafeyle ilgili kavramları öğretmeye odaklanan bir müfredatı sunmaktadır. Birincil amaç, öğrencilerin matematiksel anlayışını zenginleştirmek, bilişsel ilgiyi teşvik etmek ve temel yeterliliklerin gelişimini desteklemektir. Müfredatın merkezinde, mesafe kavramlarının iki parçalı doğasını vurgulayan Galileo geometrisi yer almaktadır. Müfredatta, “adım” ve “arşın” gibi alışılmadık birimler, tarihi ve çağdaş uzunluk ölçümlerini sergilemek ve öğrencileri farklı bakış açılarını takdir etmeye teşvik etmek için kullanılmaktadır. Müfredat, Taşkent'ten Semerkant'a olan mesafeyi ölçmek gibi gerçek dünya örnekleri kullanarak mesafe kavramlarını tanıtmaktadır. Şehirlerarası yolculuk planlaması gibi pratik uygulamalar, bu birimlerin günlük senaryolardaki faydasını vurgulamaktadır. Çağdaş bilgi teknolojisi ve kodlama yöntemleri, mesafe kavramlarının çağdaş bağlamlardaki önemini göstermek için entegre edilmiştir. Müfredat, ileri düzey konulara girerek Minkowski geometrisini incelemekte ve Öklid geometrisiyle karşılaştırmalar yapmaktadır. Pratik uygulama bölümleri, öğrencilerin anlayışını değerlendirmek için sorular içermektedir ve makalede sunulan tablo, müfredattaki bilgilerinin izlenmesini ve iyileştirilecek alanların belirlenmesini kolaylaştırmaktadır. Önerilen bağımsız bir görev, öğrencileri mesafeyle ilgili kavramlar hakkındaki bilgilerini pekiştirmeye teşvik etmektedir. Müfredat, iş birlikli öğrenmeyi ve eleştirel düşünmeyi vurgulayan bir 'Boomerang' yöntemi ile sona ermektedir. Önerilen ek materyaller, tartışma grupları ve atanan görevlerin öğrencilerin Galileo geometrisi ve uygulamalarına ilişkin kavrayışını güçlendireceği umulmaktadır. Gelecek çalışmalarda, bu müfredatın yalnızca Galileo geometrisinin temel yönlerini ele almakla kalmadığı için eleştirel düşünmeyi, iş birlikçi öğrenmeyi ve geometrinin bütünsel bir anlayışını da teşvik edip etmediğinin araştırılması önerilmektedir.